11.10.2020. Saat: 02:59. Şarkı: Deniz Tekin - İkiyi Geçti.
Giriş bulamadım. Biraz düşündükten sonra yaptığım bir takım tespitleri yazmak ve son hadiselerden biraz bahsetmek istedim. Öncelikle düşüncelerimden bahsetmek istiyorum. Daha doğrusu bir tanesine öncelik vermek istiyorum (belki birden fazla).
Şimdi, yazmak istediğim şey şu: neden yazdığım. Moralim çok bitik olduğunda yazdığımı düşünürdüm genellikle. Bir yere kadar doğru; fakat bir şart eksik: yalnız olmam ya da en azından öyle hissetmem. Tek başımayken en çok kendim olabildiğim zamanmış gibime geliyor. Hoş, insan başka hangi zaman en çok kendi gibi olur ki? Kendini bir işe vermişken olabilir. Mesela bir bisiklet yarışçısının en çok kendi gibi olduğu an yarışırkenki anı olabilir. Ama bence yine aynı şartı sağlıyor. Adam kendini işine veriyor, işiyle bütünleşiyor, sonuç olarak kendiyle baş başa kalıyor. Çok zoraki bir sonuca bağlama gibi gözükse de, en samimi düşüncelerim bu yöndedir. Bana dönecek olursak, tek başımayken istediğim müziği istediğim ses yüksekliğinde dinleyebiliyorum (genellikle saat geç olduğundan sesi çok açmam ama Adamlar dinlerken de sesi fullemeyeyim zaten. He bu arada yazarken playlisti açtım şarkılar sürekli geçiyor ve şu an çalan şarkı Adamlar - Benden Bana.). Tabii bu şarkıları dinlerken aklımdan bin bir türlü şey geçiyor. Bunların çoğunun sonucu olarak da yazıyorum. Sonuçta enerjik şarkı dinlemiyorum. Dinleyemiyorum da. Düşünmeye çalışsam kaç tane gelir aklıma orası da meçhul. Yazılarım da bundan mütevellit genellikle bohem oluyor. Belki de kendimi kısır bir döngünün içine sokuyorumdur. Neyse, bunu daha sonra da düşünebilirim (E R T E L E N D İ).
Haram Geceler çalmaya başladı da; lise sona gittim bir an... Lise zamanlarım cidden çekilmeyecek zamanlardı. Şimdi bile kurtulduğum için şükretmem lazım. Arkadaşım Olcay'la bir konuşmamızda bana bir hayalinden bahsetmişti: şimdiki bilgileriyle geçmişe gitmekten. Benim de daha önceden aklıma gelmişti bu (tabii biraz daha bokunun çıkarılmış versiyonu). Ama şart ne olursa olsun lise zamanlarım dönmek ya da o zamanlardan tekrar geçmek istemem. Yani düşünsene Şamil; Çağla bit yandan, aptal insanlar bir yandan, Lara bir yandan, o aptal, rahatsız ve koltuk altında sürekli izler bırakan lise kıyafetin bir yandan, her gün çektiğin, o aşağılık insanlarla muhattap olmak zorunda kaldığın, zor, okul ve evin arasındaki uzun yol bir yandan... Yani harbiden boktan. He bir de dersler, sınavlar vs. gibi hemen her lise öğrencisinin dert ettiği şeyler var onlara girmiyorum bile. Amına kodumun lisesi. Kesin hayatımın şu an bu kadar boktan olma sebebi o zamanlar. Yani ya kötü şeylerle o kadar çok ilgilendim ki aklıma gelmiyor ya da hiç iyi bir şey olmadı amk o dönemde.
Lise dönemlerini hatırlayınca o kadar içim daraldı ve sadece kötü şeyleri düşünebilir oldum ki diğer yazacağım şeyleri unuttum. OFF! Tamam hatırladım şimdi. İbo yanımdan taşındı benim. Pasaklı herifin tekiydi. Çöplerini çöpe atmasını söyledim, aptal olduğu için aptal aptal tiriplere girip 4-5 gün içerisinde evi terk etti. Ankara içinde bir yere taşındı. Neresi diye sormadım çünkü gram sikimde değil. Televizyon ekranını komple kamera sanan bir aptaldan ne bekliyorsun ki? Neyse işte. Evde zibilyon tane olmaması gereken, saçma hareketi vardı. Kendimi daha da bunaltmamak için yazıyorum. Bir yandan da konunun beni hala sinir ettiğini fark ettim. İnstagram molası.
Amk İnstagramına girdikten sonra yine beynim eridi ve yazasım kalmadı. Kesinlikle zararlı, kesinlikle bağımlılık yapıcı ve kesinlikle bırakmam gerekiyor. Ama gel gör ki kalıcı beyin hasarı almış durumdayım.
Saat: 03:48.
Yorumlar
Yorum Gönder